15.03.2010
Mücadelemize uluslararası bazda destek veren APG ANIMAL RIGHTS derneğinin tüm üyelerine ve 2. başkan Adile Pannicke'ye teşekkürler
Abdullah Ogünc
HATAY AMİK GÖLÜ_nün Videoları- Amik Yeniden Doğdu.!!( tam ekran ) [HQ] @ Yahoo! Video15.03.2010Not:Mücadelemize uluslararası bazda destek veren APG ANIMAL RIGHTS derneğinin tüm üyelerine ve 2. başkan Adile Pannicke'ye teşekkürlerAmik gölünü geri kazanmak adına başlatmış olduğumuz dilekçe etkinliğimizde ilgili kurum ve kuruluşların dikkatini bu konuya çekmeye çalıştık.Söz konusu dilekçemizde Gölün önceki durumu doğaya, yaban hayata,tarıma ve insanlığa neler getirdiğini ve kurutulduktan sonra neler götürdüğünü kıyaslamalar yaparak belirtmiştim.DSİ genel müdürlüğünden gelen yanıtı sizlerden önce Mustafa Kemal Universitesi öğretim üyelerinden Yrd. Doçent Doktor Oğuz Kılıçoğlu ile paylaştım değerli bilim adamlarımızın görüş ve önerileri doğrultusunda mücadelemize devam edecez.DSİ den gelen cevabı yazıyı noktasına dahi dokunmadan iletiyorum sizlere.
Sent: Wednesday, March 03, 2010 10:20 AM
Subject: 11.01.2010 tarih ve 21086 sayılı dilekçeniz.
İlgi dilekçeniz incelenmiş olup eski Amik Gölünün yeniden oluşturulması saha içinde ve çevresindeki binlerce parsel sahibi çiftçinin, yüzlerce konutun sosyo-ekonomik olarak olumsuz etkilenmesine, Hatay Havaalanının atıl duruma gelmesine, çevre tarım arazilerinin pompajla drenaj ihtiyacına ve çevresindeki arazilerde maliyeti yüksek sulamaya yol açacaktır ve bu sebeple Eski Amik Gölünün yeniden oluşturulmasının teknik yapılabilirliği mümkün olmasına rağmen, ekonomik-sosyal yapılabilirlikler açısından Genel Müdürlüğümüzce uygun görülmemektedir.
Bilgilerinize rica ederim.
DSİ Genel Müdürlüğü
Etüd ve Plan Dairesi Başkanlığı
En büyük becerisi göllerimizi kurutmak olan DSİ yetkililerine soruyorum burdan.
1) Amik gölü havzası içinde bulunan hanelerde, yer altında oluşan obruklar sonucu çökmeler başladığından haberiniz varmı?
2) Yazın ''çöle'' dönen AMİK ovasında 20 dönümlük bir parselin sulama maliyetinden haberiniz varmı?
3) Amik gölü havzası içinde onbinlerce dönüm ekili buğday tarlasının sular altında kaldığından ülke ekomisine kaç paraya mal olduğundan haberinizi varmı?
4) Hatay havaalanının insan yaşamı için ne kadar risk taşıdığından, son aylarda uçakların ciddi kazalar atlattığından ve Hatay havaalanının şu an kısmende olsa sular altında kaldığından haberinizi vamı?,
Sevgili dostlar yukarda ifade ettiğim nedenler gösteriyorki burda yaşanan sorunlar hepimizin sorunu ve çözüm noktasında yine bizlere çok görevler düşmektedir.''Hiçbirimiz hepimiz kadar güçlü değiliz'' ve unutmayalımki “ Çözümde görev almayanlar,problemin bir parçası olurlar.” Ne demiş Konfüçyus ''Karanlıktan şikayet etmeyin, sizde bir mum yakın''
Sevgi ve saygılarımla: Abdullah Öğünç
Not: Mücadelemize uluslar arası bazda destek veren APG ANIMAL RIGHTS derneğinin tüm üyelerine ve 2. başkan Adile Pannicke'ye teşekkürler
BİRİNCİ KURUTMA ASAMASI 1955-1958 YILLARI ARASINDADIR
Sarısu Gölü ve Kara Gölü kurutmayı planlayan bu çalışma, ovaya giren ana akarsuların vebunları besleyen küçük kaynak sularının ana Amik Gölüne kadar kanallarla askıya alınmasınıhedeflemiştir. Ovaya girerken belirli bir yatağı olmayan ve yayılarak merkezi göle ulasanakarsuların belirli birer kanal açılarak kendilerine yatak yapılmasıdır. Bunlar yaz aylarındatamamen azalan ve ana gövdelerine çekilen göller ile ovaya giren akarsuları kanallarla gölyatağına birleştirmeyi akıllara getirmiş ve 1955 yılındabaşlanarak,Arfin Çayı Kara Gölüngüneyinden açılan bir kanalla (Arfin Kanalı) Kurtuluş Köyünün kuzeyinden yüksek kum hattıasılarak ana Amik Gölüne bağlanmış ve Kara Gölün kuruması sağlanmıştır. Yine aynı yılSarısu Gölünü besleyen en büyük kaynak olan Gölbaşı Gölü suyunu kaynaktan itibarenComba köyüne kadar oluşturduğu bağlantı ve bataklıklar bir kanala alınarak etrafıyükseltilmiş ve ovadaki bataklık kurutulmuştur. Sonraki yılda Muratpasa deresi suyu 21 kmuzunluğunda bir kanala alınarak ana Amik Gölüne ulaştırmıştır. Daha sonraki yılda ise diğerönemli akarsu olan Karasu Çayı ise ovada bataklık tabanında 18 km uzunluğunda bir kanalaalınmıştır. Böylece Karasu Çayının ovada oluşturduğu bataklık kurutulmuştur. Böylelikle deSarısu Gölü ve bütün bataklıkları kurutulmuştur.Kısaca üç yılda, ovada çok geniş bir alana yayılan sulak alan, Afrin Kanalı, Muratpasa Kanalı, Comba Kanalı ve Karasu Kanalı ile yok edilmis, sadece ana Amik Gölükalmıştır.
Ana Amik Gölü berrak, sazlıksız bir yapıda olmasından dolayı çok güzel bir göldü.
Göle gelen su miktarı gölün havzasına sığmadığı için gölün tahliyesini hızlandırmak için1956-1957 yıllarında küçük Asi’nin Antakya içerisinden geçen kısımlarında Asi Nehri 3-5 mderinleştirilmiştir. Bu derinleştirme daha sonraki yıllarda (19741975) 8-11 m’ye ulaşmıştır.Kanallardan ana Amik Gölüne taşınan sular ovada sulu tarıma geçilmesi ve diğernedenlerden ötürü her geçen yıl azalmıştır. Hatta bazı yıllar birçok küçük kaynak göle sutaşıyamaz olmuştur. Böylelikle ana Amik Gölü’nde hızla sazlık vebataklık alanlar görülmeye başlanmıştır. Diğer kurutulan bölgeler çeşitli şekillerde bölge halkına ve daha sonra iskan kanunu gereği birçok insana oy ve benzeri nedenlerle dağıtılmıştır. Ekim için açılmaya çalışılan yerlerde sazlık alanlar yakılmıştır. Bu yakılma sırasında Sarısu Gölü aynası ve çevresinde organik toprağında yanması sonucunda yer yer 2-3 metrelik çukurlar oluştuğunubüyüklerimizden müşahade ettiğimiz bilgilerdir.
İKİNCİ KURUTMA AŞAMASI 1973-1975 YILLARI ARASINDADIR
1958 yılındaki birinci kurutmadan sonra sulu tarıma ihtiyacı olmayan ve hatta bilmeyen çiftçilerde sulu tarım yapmaya kalkmaları, bölgenin bitkisi olmayan ve yaz aylarında ekilen pamuğunda çok fazla su istemesi üzerine ana Amik Gölü de kurumaya başlamıştır. Bunun üzerine, 1970’li yılların basında ana Amik Gölü’nün de kurutulabileceği fikri ortaya çıkmıştır. 1973 yılında Arfin Kanalı, Muratpasa Kanalı, Comba Kanalı ve Karasu Kanalı ana göl yatağında yükseltme seklindeki kanallarla göl aynasında askıya alınarak Büyük Dalyan Köyü yakınlarında küçük Asi Nehriyle birleştirilmiş ve faaliyetler 1975 yılında son bulmuştur. Bu kanalların yükseklikleri yer yer 5-6 m civarlarındadır. Buna karşılık kışları devam eden taşkınlar nedeniyle tahliye kapasitesini arttırmak ve hızlandırmak için Antakya içerisi Asi yatağı 8-11 m civarında derinleştirilmiştir. Antakya’nın tarihi köprüsünün kaybı da bu nedenle olmuştur.
SONUÇ
1975 yılında tarih ve coğrafya sayfalarından kaybolan Amik Gölü, bu tarihten itibaren varlığını birkaç yıl daha kışları devam ettirmesine karşın, gerekli drenaj ve tahliyekanalları açılması sonucu tamamen haritalardan da silinmiştir. Tabi ki, o zamanki siyasetçilerve bazı çıkar çevreleri için istenilenden fazla verim elde edilmiş fakat bunların hepsinin “Kısagünün karı” olduğu çok geçmeden anlaşılmıştır.Günümüze gelindiğinde, “Her şey aslına rucu eder” ilkesinin meydana gelmesiniekliyoruz. Çünkü, son 3-5 yıl içerisinde birkaç defa kısa süre için bile olsa gölün tekrargörünmesi bunun belirtileri olarak söylenebilir.
Yerel halkın gölün kurutulmasından sonra bölgenin yağış miktarlarında önemli ölçüde azalma olduğunu ve kuraklıkların meydana geldiğini söylemesine karsın, yapılan akademik çalışmalarla bu durum doğrulanamamıştır. Bununla birlikte yerel halkın söylediği gibi bölgede yağışlar azalmamış aksine bazı ölçüm merkezlerinde çok küçükte olsaartma görülmüştür. Ancak, gözlemlenen en önemli şeyin göl ve çevresindeki istasyonlardanalınan ölçümlerde yıllık yağış miktarının, yağışlı gün sayılarına bölünmesiyle elde edilen yıllık yağış şiddetindeki önemli farklılıktır…
Türkiye haritası şeklinde göl
'Türkiye haritası' şeklinde göl 'yapılacak!'
Ekolojik
dengenin bozulmasıyla kuruyarak ovaya dönüşen Amik Gölü’nü, yeniden ve
bu kez "Tükiye haritası" şeklinde oluşturularak, "balık ve kuş cennetine
dönüştürülmesi" için proje hazırlandığı bildirildi.
07 Kasım 2006 Salı 10:52
Mustafa Kemal Üniversitesi (MKÜ) Su Ürüleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. İhsan Akyurt, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Amik Ovası"nda 1960"lı yıllara kadar göl bulunduğunu, ancak ekolojik dengenin bozulması ve yanlış uygulamalar sonucu kuruduğunu belirtti.
Akyurt, ovada yapımı süren havaalanı inşaatı öncesinde, gölün yeniden canlandırılmasının düşünüldüğünü, ancak daha sonra bu konudaki girişimlerin gündemden düştüğünü ifade ederek, şöyle devam etti:
"Hazırladığımız proje ile havaalanına rağmen gölü yeniden yaşatabileceğiz.
Projemizi, havaalanı göl ortasında kalacak şekilde tasarladık. Göl, yaklaşık 40 bin dönümlük alanı kaplayacak. Türkiye haritası şeklinde olacak. Haritadaki gibi kıyılarımızın girinti ve çıkıntılarına kadar her şey aynı olacak.
Proje yaşama geçirilirse havaalanı da burada toprağı bulunan çiftçiler de zarar görmeyecek. Projeyi yakında ilgililere sunacağız, kabul edilirse hemen çalışmalara başlayıp 2007"nin sonuna kadar tamamlamayı hedefliyoruz."
'ÇİFTÇİLER BALIKÇI OLACAK'
Amik Ovası"nda arazisi su altında kalacak çiftçilerin balıkçılığa yönlendirileceğini kaydeden Akyurt, hakkaniyet ölçüsünde pay sağlanacağını ve buradan yararlandırılacağını belirtti.
Oluşturulacak göletlere yüksek verim elde edilecek balıklar bırakılacağını anlatan Akyurt, şöyle devam etti:
"Suyun altında setler oluşturacağız. Böylece hiç kimse diğerinin bölgesine giremeyecek. Tarım faaliyetlerinde yılda iki ürün alan çiftçi, balıkçılık sayesinde 5 kat daha fazla kazanıp yüksek gelir elde edecek.
Amik Ovası, eskiden verimliydi, ancak, canlı türleri yok olduğu için toprak da verimsizleşti. Böylelikle bu sorun da ortadan kalkmış olacak." Balık yanında yörede yaşam sürecek çeşitli kuş türlerinin de temin edileceğini belirten Akyurt, şunları kaydetti:
"Burası geçmişteki kuş göç yolu özelliğine yeniden kavuşacak. Amik, en az 10 balık türü ile sayısız kuşun yer alacağı bir kuş cennetine yeniden dönüşecek.
Böylece bu bölge hem turizm hem de ticaret yeri olacak.
Bölgeye gelen yerli ve yabancı turistler burayı gezmeden gitmeyecek.
Kentimizde böyle bir mekanla eksikliği de gidermiş olacağız."
Bir İlkbahar günü… Şafak sökmek üzere… Bulutlar belli belirsiz gezinmekte gökyüzünde... Çiseleyen yağmur toprakla gizlice öpüşmekte. Yağmurlardan sonra nazlı bir gelin gibi çıkıverecek güneş. Amanos Dağları’nın sırtına yaslanıp doğruldukça Amik Gölünü arayacak gözleri. Hani büyüklerimizin diliyle “orada balıklar, karabataklar vardı. Sakarcaların yuvalarını izlerdik. Bazen de avlanıp gelirdik” Nerede o sular, nerede kıyısında oturup serinlediğimiz o güzel kuşların, balıkların yurdu?
Duran Yaşar ustamın söylediği gibi “Bulmacalarda hala, “Hatay’da bir göl?” diye soruladursun, Amik Gölü diye bir göl yok artık! Vardı bir zamanlar. Amik Ovasının ortasında, çoğu yeri sığlık bir göl... Karasu, Muratpaşa çaylarıyla beslenen bir göldü.” Çiftçiyi topraklandırma adına, göl aşama aşama kurutuldu. Kurutulan göl yeri, oy uğruna dağıtıldı ya da peşkeş çekildi. Amik Gölünün yok edilmesiyle beraber yağışlar azaldı. Düzensizleşti. Kaynaklar çekildi. Yerin derinliklerine indi. Su kuyuları bir bir kurumaya başladı. Kuraklık arttıkça, dünyanın en verimli toprakları yer yer çölleşmeye başladı. Buna rağmen Ovanın içinden geçen Asi Nehri koca ovayla dostluğunu sürdürüp beslemeye devam ediyor. Yılda en az 2-3 ürün alınmaya devam edilirken, ova bir kez daha siyasilerin hışmına uğrayarak tam ortasında havaalanı yapılmaya başlandı. En baştan kurtarılması gereken, hatta milli park ilan edilip, canlı türlerin korunması mümkün olan Amik Gölü, şimdilerde beton yığınları altında can çekişmektedir.
Gelişmiş ülkelerde havaalanı yapmak için herhangi bir gölün kurutulmasını bırakın, havaalanı yapılacak yerin mutlaka verimsiz ya da en az verimli olan topraklar olmasına dikkat edilmektedir. Verimli topraklarda yapılan tarımdan da en üst düzeyde verim alınmaya devam edilmektedir. Ya Ülkemizde... Şu ana kadar seçim öncesi bir avuç oy uğruna birilerine de şirin görünmek adına kaç tane havaalanı yapılıp, sonra da “verim alınamıyor” gerekçesiyle devre dışı bırakıldı? Ülkemizin kaynakları ne kadar da rahat talan edildi... Ya Hatay’ımızda...
Hatay’ımızın iklimini doğrudan etkileyen – dengeleyen Amik Gölü kurutulup, ovaya dönüştürüldüyse en azından bu ova korunmalıydı. Havaalanı ihtiyaçsa daha uygun yerler bulunabilirdi. Örneğin; Trabzon’da il sınırları içinde uygun yer bulunamadığı için deniz doldurulup havaalanı yapıldı. Hatay’a da havaalanı lazım elbette... Ama Dünyanın en verimli topraklarında - Amik Ovasında değil! Peki nerede? Samandağ’dan İskenderun’a kadar 65 km. sahil şeridi içinde bir alan havaalanı için bulunabilirdi.
İskenderun’da yıllardır çürümeye terk edilen küçük havaalanına ne oldu? Genişletilip, elden geçirilirse kullanıma hazır hale gelemez mi? Ama nedense Olmuyor! Yapılmıyor! Neden? İşin içinde ciddi getirim var da ondan. Kimse kimseyi kandırmasın. İşin boyutu başka... Amik Ovasında faal çalışan havaalanı en çok kimin işine yaradı sorusunu da doğanın kendisi verecektir. Doğal afetlerin yakında yaşanacağına kimsenin şüphesi olmasın. Ama Amik Gölü yeniden şahlanıp içinde yapılan havaalanını da kendi sularında boğarsa hiç şaşırmam!..